top of page

NARSİSİZM: KENDİLİK ALGISININ SINIRINDA BİR KİŞİLİK YAPILANMASI

  • Yazarın fotoğrafı: Gri Psikoloji
    Gri Psikoloji
  • 5 Kas
  • 3 dakikada okunur
ree

Narsisizm, son yıllarda hem klinik psikolojide hem de toplumsal düzeyde sıkça tartışılan bir kavram. Günlük dilde “kendini beğenmişlik” ya da “ego” ile eş anlamlıymış gibi kullanılsa da psikolojik açıdan çok daha derin bir yapıyı temsil eder.

Bu yazıda narsisizmin klinik tanımını, gelişimsel kökenlerini ve farklı görünümlerini bilimsel çerçevede ele alacağız.

Narsisizmin Tanımı ve Klinik Boyutu

Narsisizm kavramı, kökenini Yunan mitolojisindeki Narkissos’tan alır. Narkissos’unkendi yansımasına duyduğu hayranlık, modern psikolojide kişinin kendine yönelik abartılı ilgisinin sembolü haline gelmiştir.

DSM-5’te narsisistik kişilik bozukluğu (NKB), kişinin kendini aşırı derecede önemli görmesi, sürekli hayranlık ve onay arayışı içinde olması, empati eksikliği ve üstünlük duygusuyla tanımlanır (American Psychiatric Association, 2013).

Tanı koymak için belirlenen dokuz ölçütten en az beşinin varlığı gerekir. Bu ölçütler arasında sınırsız başarı ve güç hayalleri kurma, özel olduğunu düşünme, ayrıcalıklı muamele beklentisi ve kibirli tutumlar öne çıkar.

Bu kişilik yapısı, bireyin hem kendilik algısını hem de kişilerarası ilişkilerini derinden etkiler. Dışarıdan özgüvenli görünen bireyler, eleştiriyle karşılaştıklarında yoğun kırılganlık yaşayabilir ve savunmacı tepkiler verebilirler.

 

 

Psikodinamik Perspektiften Narsisizm

Psikodinamik kuram, narsisizmi yalnızca dışsal davranışlar üzerinden değil, içsel çatışmalar bağlamında ele alır. Bu yaklaşım, narsisistik bireylerin dışarıya yansıttıkları özgüvenin altında çoğu zaman kırılgan bir benlik yapısı bulunduğunu savunur (Lingiardi & McWilliams, 2017).

Bu bireyler, kendilik değerlerini koruyabilmek için bazı savunma mekanizmalarına başvururlar.

İdealizasyon ve değersizleştirme en sık görülen iki mekanizmadır. Kişi, önemli gördüğü birini aşırı biçimde yüceltebilir; ancak o kişi beklentilerini karşılamadığında aniden değersizleştirebilir.

Bir diğer savunma olan yansıtma, bireyin kendi kabul edemediği olumsuz özellikleri başkalarına atfetmesiyle ortaya çıkar.

Bu mekanizmalar, narsisistik yapının temel işlevini gösterir: benliği olumsuz duygulardan koruma çabası.


Alt Tipler ve Klinik Görünümler

Narsisizmin tek bir formu yoktur. Literatürde genellikle iki ana alt tipten söz edilir: grandiyöz narsisizm ve kırılgan (ya da gizli) narsisizm (Pincus & Lukowitsky, 2010).

Grandiyöz narsisizmde kişi, kendine olan hayranlığını açık bir şekilde sergiler. Özgüveni yüksek, iddialı ve zaman zaman manipülatif davranışlar gösterebilir.

Kırılgan narsisizmde ise durum daha içselleşmiş bir biçimdedir. Bu kişiler genellikle dışa dönük bir üstünlük göstermek yerine, eleştiriden kaçınan ve reddedilmekten korkan bir yapıya sahiptir.

Her iki tipte de ortak özellik, kişinin içsel değer duygusunu dış onay üzerinden tanımlamasıdır.


Narsisizmin Gelişimsel Dinamikleri

Narsisistik eğilimlerin oluşumunda biyolojik, çevresel ve kültürel faktörlerin etkileşimi söz konusudur.

Genetik yatkınlık kişilik örüntülerini etkileyebilir (Livesley, 2001). Ancak çevresel koşullar, özellikle erken çocukluk deneyimleri, narsisistik yapının şekillenmesinde belirleyicidir.

Aşırı övülen veya tam tersine sürekli eleştirilen çocuklarda benlik değeri ya aşırı şişirilir ya da zedelenir. Bu iki uç da bireyin kendi değerini gerçekçi biçimde değerlendirmesini zorlaştırır.

Kültürel bağlamda ise modern toplumlarda başarı, güç ve görünüşe verilen önem narsisizmi pekiştiren bir ortam yaratır (Twenge & Campbell, 2009). Sosyal medya, sürekli görünür olma ve onay alma ihtiyacını güçlendirerek bu eğilimi daha görünür hale getirir.


Kişilerarası İlişkilerde Narsisizm

Narsisistik kişilik yapısına sahip bireyler, ilişkilerinde genellikle güç ve kontrol dinamikleri üzerinden hareket ederler.

İlişkinin ilk dönemlerinde oldukça çekici, özgüvenli ve etkileyici görünebilirler. Ancak zamanla empati eksikliği ve ilgi odağı olma arzusu, ilişkinin dengesini bozar.

Partnerin duygusal ihtiyaçlarını fark edememek, eleştiriyi kişisel saldırı olarak algılamak ve karşısındakini kendi benliğinin uzantısı olarak görmek sık gözlenen özelliklerdir (Campbell & Foster, 2002).

 

Bu ilişkilerde genellikle iki temel dinamik ortaya çıkar: başlangıçtaki idealizasyon ve ardından gelen değersizleştirme. Bu döngü, narsisistik bireyin içsel dengesizliğini dış dünyaya yansıtır.

Tedavi Yaklaşımları

Narsisistik kişilik bozukluğu, uzun vadeli bir psikoterapi süreciyle çalışılabilir.

Psikodinamik terapi, bireyin kendilik temalarını ve savunma mekanizmalarını fark etmesini sağlar.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ise bireyin çarpıtılmış düşünce biçimlerini yeniden yapılandırmasına ve empati kapasitesini geliştirmesine yardımcı olur.

Bazı durumlarda narsisistik kişilik bozukluğuna eşlik eden depresyon, anksiyete ya da öfke kontrol sorunları için farmakolojik tedavi destekleyici olabilir.

Tedavide asıl amaç, bireyin dış onaya dayalı benlik yapısından, daha bütünleşmiş ve içsel olarak dengeli bir benlik algısına geçebilmesidir.


Sonuç olarak;

Narsisizm, yüzeyde özgüvenle karıştırılsa da aslında kırılgan bir benlik yapılanmasının dışa vurumudur.

Modern kültür, görünürlük ve onaylanma arzusunu teşvik ederek bu eğilimi daha yaygın hale getirmektedir.

Bu nedenle narsisizmi anlamak, yalnızca bir kişilik bozukluğunu değil, aynı zamanda çağdaş insanın benlik algısını anlamak açısından da önemlidir.

 



Yazar: Psikolog Duygu BİLGİN

 
 
 

Yorumlar


bottom of page